Hiç beklemediğimiz anda kapımızı çalan sinsi bir düşman, kalp krizi… Dünyadaki en önemli ölüm nedenlerinden biri olan kalp krizi,özellikle genç yaşlarda ani can kayıplarına sebep oluyor.
Ülkemizde kalp krizi geçirenlerin yaş ortalaması 35-65 arasında. Can kaybı ile sonuçlanan kalp krizleri büyük oranda genç nüfusta görülüyor.
Kalp kasının bir kısmının oksijensiz kalarak ölmesiyle meydana gelen kalp krizi, genellikle kalbe giden damarlardan birinde oluşan bir kan pıhtısının, kalbe giden kan akışını engellemesi neticesinde oluşur.
Kalp krizleri büyük oranda, kalp kasına oksijen ve kan taşımakla görevli koroner arterlerde oluşan pıhtılar nedeniyle meydana gelir. Bu pıhtılar genellikle, ateroskleroz sonucunda oluşan değişiklikler sebebiyle daralmış koroner arterlerde oluşur.
Koroner arter duvarı içindeki aterosklerotik plağın çatlaması pıhtı oluşumunu tetikler. Oluşan pıhtılar, kalp kasının kan ve oksijen akışını engelleyerek, o bölgedeki hücrelerin ölümüne neden olur.
Bu durum karşısında kalp kası hasar görerek kasılma yeteneğini kaybedince, görevini yapamayan bu bölümün açığını kapatmak için kalbin geri kalan kısmı daha fazla çalışmak zorunda kalır.
Kalp kasının hasar gördüğü bölge, önemli bir yüzdeye sahipse, yaşamın sürmesi mümkün olmaz.
Tüm dünyada en çok ölüme yol açan sağlık problemlerinin başında kalp krizi gelir.
Kalp krizinin ve koroner arter rahatsızlıklarının risk faktörleri genel hatlarıyla, kalp damar hastalıkları oluşumuna sebep olan risk faktörleri ile aynıdır.
Kalp krizine neden olan risk faktörleri iki gurupta incelenir. Değiştirilebilen faktörler, kişinin yaşam tarzında yapacağı bazı değişikliklerle kontrol altına alınabilecek risk faktörleridir. Değiştirilemeyen faktörler ise, müdahale edilemeyen, tabii şartların oluşturduğu risk faktörleridir.
Sigara: Sigaranın sebep olduğu hastalıklar sadece kalp ve damar hastalıklarıyla sınırlı olmamakla beraber, sigara kullanımı kalp ve damar hastalıklarına neden olan risk faktörleri arasında birinci sıradadır. Sigara kalbe giden oksijen miktarını azaltır ve kalp hızını, kan pıhtılaşmasını ve kan basıncını arttırarak kalp ve damar hastalıklarına neden olur.
Hipertansiyon: Hipertansiyon da kalp ve damar hastalıkları oluşumuna ve kalp krizine neden olan risk faktörleri arasındadır. Hipertansiyonu kontrol altında tutmada en önemli etken tuz tüketiminin azaltılmasıdır.
Obezite: Yanlış beslenme ve hareketsiz yaşamın sebep olduğu ve bireyleri genç yaşlarda tehdit etmeye başlayan çağımızın hastalığı Obezite, kalp krizine neden olan risk faktörleri arasında ilk sıralarda yer alır. Kan yağlarının düşürülmesi, kalp ve damar hastalıklarını önlemede önemli bir prensiptir. Obezitenin, kan yağlarını arttırarak, yağların damarların iç duvarlarına tutunması sonucu ateroskleroz sürecini başlattığı bilinmektedir.
Hareketsizlik: En az sigara kullanımı ve obezite kadar tehlike arz eden bir faktör de hareketsiz bir yaşam tarzıdır. İyi kolesterolü yükseltmenin, kalp ve akciğer sağlığını korumanın, vücuttaki yağ oranını ve kan basıncını düşürmenin en iyi yolu düzenli egzersiz yapmaktır.
Genetik Yatkınlık: Genetik geçiş ile ilgili tartışmalar sürmekle birlikte, ailesinde erken yaşlarda koroner kalp hastalığı hikayesi bulunanların daha riskli guruba girdiği bilinmektedir.
Cinsiyet: Kalp krizi erkeklerde kadınlardan daha sık görülmekte, ancak menopoz sonrasında koruyucu hormonal yapının azalması nedeniyle, menopoz sonrasında kadınların kalp krizi riski bakımından erkeklerle eşit seviyeye ulaştığı görülmektedir.
Yaş: Ülkemizde kalp krizi geçirenlerin yaş ortalaması 35-65 arasındadır. Can kaybı ile sonuçlanan kalp krizleri büyük oranda genç nüfusta görülmektedir.
Diyabet: Şeker hastası olanlarda, damar tıkanıklıkları gelişme oranı, şeker hastası olmayanlara göre çok daha fazladır.
En yaygın görülen kalp krizi belirtileri şunlardır;
Göğüs Bölgesinde Ağrı: Bıçak gibi giren keskin bir göğüs ağrısı, sanki göğsün üzerine baskı uygulanıyor ya da ortası sıkılıyor gibi, ara ara geçerek tekrar eden ve 3-4 dakika süren bir ağrı hissi kalp krizi belirtisi
Vücudun Üst Kısmında Ağrılar: Göğüste hissedilen ağrılar, bazen vücudun üst kısmındaki herhangi bir bölgeyi de etkisi altına alabilir. Sırtın üst kısmı, kollar, omuzlar, dişler veya çene ağrıları, kalp krizi belirtileri
Karın Ağrısı: Kalp krizisırasında yaşanan ağrılar, mide yanmasına ve reflüye benzer ağrılara sebep olabilir.
Solunum Güçlüğü: Kalp krizi, derin nefes almakta güçlük çekilmesine sebep olabilir.Nefes darlığı genellikle göğüs ağrısından önce başlar.
Kaygı: Herhangi bir olumsuz neden olmadığı halde, aniden gelişen kaygılı bir ruh hali yaşanabilir.
Baş Dönmesi: Göğüs ağrısıyla beraber bayılacakmış hissi ve baş dönmesi gelişir.
Terleme: Kalp krizi sırasında cilt ısısı düşer veani terleme başlar.
Mide Bulantısı ve Kusma: Kalp krizi sırasında aşırı bulantı ile birlikte kusma isteği oluşabilir.
Bu belirtileri yaşayan biri mutlaka derhal 112 Acil yardımı aramalıdır.
Kalp krizi, hastaneye yatmayı ve yoğun bakımı gerektiren acil bir durumdur.
Devamlı EKG takibi başlatılmalıdır.
Tedavinin başlıca amaçları, kalp krizi ilerlemesini durdurmak, kalbin taleplerini azaltmak, kalp hasarını en az düzeyde tutmak ve komplikasyonları önlemektir.
Hastanın acil kontrol altına alınması ve erken müdahale hayati önem taşır. Hasta ilk 12 saatte tedavi altına alınmışsa, tıkalı damarın açılması ve kalp kasının ölümü engellenebilir.
Bunun 2 yöntemi vardır:
– Damardaki tıkanmaya sebep olanpıhtının eritilmesi (trombolitik tedavi),
– Tıkalı bölgeninbalon+stent ile açılması,
Kalp krizi vakalarında hastaya Aspirin çiğnetilmesi önemlidir. Aspirin kanın sulanmasını sağlar. Kalp krizi endişesi ile hastaneye gidenlerin, zaman geçirmemek için, yola çıkarken aspirin (300-500 mg tablet) çiğnemeleri önerilir.
Damardan verilebilen kan sulandırıcı ilaç olan heparin tedavisi de başlatılır.
Hastanede hastaya intravenöz (damar içi) yol açılır. Ayrıca kalp krizi tedavisi sırasında bazı görüntüleme cihazlarının kullanılması gerekli olabilir. Sıvı durumunun yakından takip edilmesi için, hastaya idrar sondası yerleştirilmesi gerekebilir.
Kandaki oksijen seviyesi normal olsa bile genelde oksijen verilir. Bu uygulama, dokulara hazır oksijen sağlayarak kalbin yükünü azaltır.